30 Aralık 2009 Çarşamba

Âdemden gelen bir nûr kararıp nasıl söner?



Âdemden gelen bir nûr kararıp nasıl söner?
Şirkle nasıl örülür bir ömrün itibârı?..
Nefsin o saf edâsı, inkâra nasıl döner?
Kalpten nasıl sökülür bir adalet damarı?..

Yedi kat göğü tutu çiçeklerin çığlığı…
Kan kokan o karanlık, hangi putun isyânı?..
Dinsin, dursun, durulsun umudun hıçkırığı;
Kumlara inen nûrun şavkı aldı dört yanı!..

Kisra’nın temelinde çöktü bir bir sütunlar;
Söndü ateşgedeler tarihe düştü külü!..
Silindi ne şerefler, dağıldı nice şanlar;
Hilkâtin ateşinde kurudu Sava gölü!..

Sende ihlâs, metânet, sendedir izzet, azim;
Rahmet ile donandı, aşk ile döndü âlem!..
Âdil sensin, Emin sen, sen ey öksüz, ey yetim;
Seninle aşka düştü aşk ile levh-ü kalem!..

Rıfat Araz

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder