28 Temmuz 2010 Çarşamba

Tefekkür




Sonsuzluk içinde bir mâvi kubbe
Bir lâmba ortada yanar durmadan,
Nakkaş-ı Ezelî'nin yaptığı tipte
Boşlukta bir hâne döner durmadan.

Misafirhânedir o hâne bize
Yıldızlar kıvılcım ay pervânedir,
Gelenler hep gitmiş kalır mı bize
Bu akış içinde gaflet neyedir?

Gelenler eli boş gelmiyorlar mı,
Getirdi mi ağacın fihristesini?
Elinde bir tohum çekirdek var mı,
Kim temin ediyor maişetini?

Niçin tükenmiyor bu yenen rızık?
Bir tohum tonlarca yemiş getirir,
Bir dâne vagonlar dolusu azık,
Düşündün mü, bunlar nereden gelir?

Kuru çıplak daldan çiçek açtıran,
Zehirli sinekten bal yediren kim?
Kim elsiz böceğe ipek yaptıran,
Bunca hizmet kime, emir veren kim? ..

Felâh'a götüren doğru yol varken,
Çıkmaz sokaklarda kıvranmak neden?
Güneş kadar parlak hakikat varken,
Görmek istemeyip göz yummak neden?

Ey, yolcu! Nereden-nereye böyle?
Şaşırma kendini bul doğru yolu,
Var mıdır, başka Hak, doğru yol: Söyle?
KUR'AN va'zediyor en doğru yolu! ..
Şerafettin Keskinoğlu

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder