30 Nisan 2010 Cuma

Ey Nebi





Hicranla yandı gönlüm hâlimi sormaz mısın?
Dil ucuyla olsun melâlimi sormaz mısın?
Bilmem ki yoksa, dost vefâsından şüphen mi var..!
Lütfedip bir kere hayâlimi sormaz mısın?

Dostlara ülfet yağdı, bize iltifat yok mu?
Kebap oldu sînem âhıma itimat yok mu?
Yüz sürüp izine bekledim bilmem kaç eyyâm.!
Yoksa bende Senin sevgine istidat yok mu..?

Gözlerim yolunu sînemdeki tepelerde,
Gönlümde belirdin de daldım kaldığım yerde;
Hayalin ağarırken rûhumda perde perde,
Gözlerim yolunu sînemdeki tepelerde...

Sen, o ışıktan ikliminle en tatlı rüyâ,
Sen, mor, pembe renklerle rûhumu saran hülyâ..
Kararır, Seni duyup Seni anmazsam dünyâ,
Dostlarınla elele gezdiğin tepelerde...


M.Fethullah Gülen

(Tardiye)





Hoşgeldin ey sevgilinin habercisi, dostun postacısı, bana sevgiliden bir haber ver.
Can sevgilinin bayramına kurban olsun; sevgiliyi ummam, faydasız olur mu hiç?
Sevgilinin bize bir selamı yok mu?



Ey düşmüşlerin Hızır'ı söyle.Bu sırrı meydana çıkar; sen,
Sevgiliye karşı tercemanım ol da söyle.Gizleme,birer birer söyle;
Gam defterinin sonu yok mu, bitmeyecek mi bu defter?


Yarabbi, bu ne bekleyiştir; geçip gitmeyen nasıl bir zamandır bu?
Hep dert , hep elem; bir duyup öğrensem, nasıl bir şiveli sevgilidir bu?
Vuslat gibi bir meramı yok mu?



Mansur gibi dârın yücesine çıktım; Sesim, sûr üfürülüşünün ezanı;
Gam boğazımı şah-mansur haline getirdi.Bela eskeriyle kuşatıldım;
O padişahın selamı yok mu?



Şu felekten,aşağılık kişiler murad aldılar da bildikler, yarınlara kaldı.
O ahitler, o vefa yeminleri durmuyor mu? Bu ettiğim dualar kabul edilmez mi?
Gönül halinin düzeni yok mu?


Gönül gam hayretiyle dilsiz kesildi.Galip gibi mecalsiz kaldı.
Gönderdiğim arzıhale de cevap gelmedi.Şimdi bir tek ihtimal kaldı:
İnsafın o yerde adı yok mu?

Nigâr-ı Gülizâr Ateş





Tecellayı cemâlinden habibim nev-bahar ateş
Gül ateş, bülbül ateş, sünbül ateş hah u har ateş

Şua-ı afitâbındır yakan bilcümle uşşakı
Dil ateş, sine ateş hem dü çeşm-i eşkibar ateş

Hayali şem-i ruyinle aceb mi yansa cân u dil?
Nigârım gelde gör kalbimde ateş ah u zar ateş.

Ümid-i afiyet besle mi bu cân yârdan hâşa
Saçar oldukça gözden ol nigâr-ı gülizâr ateş.

Güzelliğinin tecellisinden sevgilim ilkbahar ateş
Gül ateş, bülbül ateş, sümbül ateş, diken ateş

Güneş gibi parlak yüzünün ışıklarıdır bütün aşıkları yakan
Gönül ateş, sine ateş ve her iki gözümden akan yaşların hepsi ateş

O güneş yüzünün hayaliyle acaba yanar mı bu ruh ve gönül
Güzelim gel de gör kalbimde ateş, ahuzarımda ateş.

Bu can sağlık sıhhat ümit eder mi yardan hâşa
O gül bahçesinin güzeli gözlerden ateş saçar oldukça.

Şeyh Esad-ı Erbili

Benî candan usandırdı cefâdan yâr usanmaz mı





Benî candan usandırdı cefâdan yâr usanmaz mı
Felekler yandı âhımdan murâdım şem’i yanmaz mı


Kamû bîmârınâ cânan devâ-yî derd eder ihsan
Niçin kılmaz banâ derman benî bîmâr sanmaz mı


Gamım pinhan dutardım ben dedîler yâre kıl rûşen
Desem ol bî vefâ bilmen inânır mı inanmaz mı


Şeb-î hicran yanar cânım töker kan çeşm-i giryânım
Uyârır halkı efgaanım karâ bahtım uyanmaz mı


Gül’î ruhsârına karşû gözümden kanlu âkar sû
Habîbım fasl-ı güldür bû akar sûlar bulanmaz mı


Değildim ben sanâ mâil sen etdin aklımı zâil
Bana ta’n eyleyen gaafil senî görgeç utanmaz mı


Fuzûlî rind-i şeydâdır hemîşe halka rüsvâdır
Sorun kim bû ne sevdâdır bu sevdâdan usanmaz mı


FUZULİ

22 Nisan 2010 Perşembe

EY HURMA KÜTÜĞÜ BANA AŞKI ÖGRETSENE...


Bir hurma kütüğüne dayanarak hitapta bulunurdu.
Pür dikkat dinleyen aşıklarına.
Duyulan ihtiyaç üzerine
Bir minber yaptılar SULTANA.
onun üzerinde hutbe vermeye başlayınca
kendisini terketmesi üzerine
hurma kütügü,
Bir deve inleyişi gibi
inleyip ağlamaya başladı.
Alemlerin NURU zirve peygamber,
minberden inip kütüğü meshedip okşadı.
Kütük inlemeyi bırakıp sükunet buldu.
O seviyordu ya artık aglamıyor,inlemiyordu.
emir verdi GÜL SULTAN.S.A.V.
KURURSA BU HURMA KÜTÜGÜ AŞKINDAN
Minberin altına gömün,
isterim bizden ayrılmasın.
KURUDU....!
GÖMDÜLER....!

EY TAŞ GÖNLÜM DUYUYOR MUSUN...!
BİR KÜTÜK BİLE OLAMIYORSUN...!

EY HURMA KÜTÜĞÜ
BANA AŞKI ÖGRETSENE...

21 Nisan 2010 Çarşamba

Güle sevdalanmış can ile geldim....



Sensizliğidir bu hüzün,
Sensizliğedir bu ağlamalar.
Nerdesin Efendim Nerdesin.çatlamış,
çoraklaşmış yüreklerimize su serp,yeşert Efendim..
Ümmetin sana muhtaç,Ümmetin Sana hasret,Ümmetin yolınu gözler,gel Efendim. Allahumme salli ala seyyidina muhammedin ve ala ali ve nebiyyina muhammed


Ben anlatayım, sen dinle EY Güzeller Güzeli..
Bir sevdasın içimde, dokunamadan yaşadığım.
Sevdan gül oldu bak, vuslata olan hasretimi körüklercesine.
Avuçlarımdasın eşsiz kokun ile.. .
Gözyaşlarım, güle dokunma çabasında iken, beynimdeki sorulara cevap bulma yolundayım.
Kalbimi hiç sorma, 'paramparça oldum 'diye feryat etmede.
Dinlemeden ilerliyorum, vuslata uzanan gül yolunda.
Üşüyen bedenime bir yaprak ol, ört bu aciz bedenimi
Ört ki, özleminle yanan yüreğime baharlar gelsin
Can üzülmesin, vakit yakın umudu ile beklesin seni .
GEL EFENDİM derken; gözyaşlarım, umutsuzluğu ve günahkar oluşumu anımsatsada,
Çağrım bitmeyecek nefesim son bulana değin.
Boğulmayacağım kalabalıklarda dimdik ve yüreğimdeki sevdan ile vuslat anını bekleyeceğim.
Yandım KUL oldum, Yandım KÜL oldum, Yandım GÜL oldum, diyene değin...
Can ile seslenişimi, güllere sarılmış sevdamı duyman dileği ile..

Alıntı...

19 Nisan 2010 Pazartesi

Öyle bir Gözyaşı ver ki yâ Rabbî


öyle bir gözyaşı ver ki yâ rabbî;
aklansın.. ölümün kara düşleri
korkuları umutlara döndürsün.
rahmetinle her damlası
cehennemler söndürsün...

öyle bir gözyaşı ver ki yâ rabbî;
cennetler berâtı inci damlalar
secdelerde seller gibi çağlasın.
etrafımda haşre kadar melekler
sevinçlerle ağlasın...

öyle bir gözyaşı ver ki yâ rabbî;
eritsin.. Buzlarını gafletin
gönül ufukları nûra bürünsün.
açılsın da cehlin kara perdesi
gerçek görünsün...

öyle bir gözyaşı ver ki yâ rabbî;
müjdeler dökülsün arş-ı âlâ'dan
hidâyet selleri sineme dolsun.
her damlası mahşer günü
şâhidim olsun...

öyle bir gözyaşı ver ki yâ rabbî;
esmâ'ndaki 'doksandokuz' aşkına
semâlardan gufranını indirsin.
hesap günü titreşirken mîzan'da
hicâbımı dindirsin...

öyle bir gözyaşı ver ki yâ rabbî;
firdevs göklerinden nûr sağnakları
dehşet günü sırât üzre saçılsın.
sekiz yerden sekiz cennet kapısı
bir lâhzada açılsın...

öyle bir gözyaşı ver ki yâ rabbî
arıtsın.. şu nankör nefsi hevâdan
bütün zerrelerim kur'ân'la dolsun.
ve mahşer günü şu tövbekâr bedenim
şehitlerle haşrolsun...




cengiz numanoğlu

9 Nisan 2010 Cuma

Çoban Çeşmesi


Derinden derine ırmaklar ağlar,
Uzaktan uzağa çoban çeşmesi,
Ey suyun sesinden anlayan bağlar,
Ne söyler şu dağa çoban çeşmesi.

"Göynünü şirinin aşkı sarınca
Yol almış hayatın ufuklarınca,
O hızla dağları Ferhat yarınca
Başlamış akmağa çoban çeşmesi..."

O zaman başından aşkındı derdi,
Mermeri oyardı, taşı delerdi.
Kaç yanık yolcuya soğuk su verdi.
Değdi kaç dudağa çoban çeşmesi.

Vefasız Aslıya yol gösteren bu,
Keremin sazına cevap veren bu,
Kuruyan gözlere yaş gönderen bu...
Sızmadı toprağa çoban çeşmesi.

Leylâ gelin oldu, Mecnun mezarda,
Bir susuz yolcu yok şimdi dağlarda,
Ateşten kızaran bir gül ararda,
Gezer bağdan bağa çoban çeşmesi,

Ne şair yaş döker, ne aşık ağlar,
Tarihe karıştı eski sevdalar.
Beyhude seslenir, beyhude çağlar,
Bir sola, bir sağa çoban çeşmesi...


Faruk Nafız Çamlıbel

SAĞ OLSUN


Gözüm yok dünyanın zerri siminde,
Sohbeti can üzre yaran sağ olsun.
Ömrümün herhangi bir mevsiminde,
Gönülden hal hatır soran sağ olsun.


Ben gölgemi gölgem beni sürüdü,
Hasretler gönlümü yasa bürüdü,
Seneler eridi,ömür çürüdü,
Gurbette yaramı saran sağ olsun


Çiğnemem kimsenin hak, hukukunu,
Çekerim kendince kendi yükümü,
Hakkımızda kader verir hükümü,
Ta candan bir selam veren sağ olsun.


Nafile dünyada mal mülk nafile,
Yürüyor yoluna sessiz kafile,
Halimize bakıp da insaf ile,
Şefkatle kol kanat geren sağ olsun.


Yürürüm yolum hak yoldaşım imam,
Çektiğim elinden nefsin el aman,
Gün gelir menzile vardığım zaman,
Namazım üstüne duran sağ olsun


İbrahim Sağır

6 Nisan 2010 Salı

Sevdim Seni



Fâriğ olmam eylesen yüz bin cefâ sevdim seni
Böyle yazmış alnıma kilk-i kazâ sevdim seni
Ben bu sözden dönmezem devr eyledikçe nüh felek
Şâhid olsun aşkıma arz u semâ sevdim seni


Bend-i peyvend-i dilim ebrû-yı gaddârındadır
Rişte-i cem’iyyetim zülf-i siyeh-kârındadır
Hastayım ümmîd-i sıhhat çeşm-i bîmârındadır
Bir devâsız derde oldum mübtelâ sevdim seni

Ey hilâl-ebrû dilin meyli sanadır doğrusu
Sûy-i mihrâba nigâhım kec-edâdır doğrusu
Râ kaşından inhirâf etsem riyâdır doğrusu
Yâ savâb olmuş veya olmuş hatâ sevdim seni

Bî-gubârım hasret-i hattınla hâk olsam yine
Sıhhatim rûh-i lebindendir helâk olsam yine
Tîğ-i gamzenden kesilmem çâk çâk olsam yine
Hâsılı beyhûde cevr etme bana sevdim seni

Gâlib-i dîvâneyim Ferhâd u Mecnûn’a salâ
Yüz çevirmem olsa dünya bir yana ben bir yana
Şem’ine pervâneyim pervâ ne lâzımdır bana
Anlasın bîgâne bilsin âşinâ sevdim seni

Şeyh Galip

4 Nisan 2010 Pazar

Dün Gece Çok Ağladım Rabbim


Dün gece çok ağladım Rabbim,
hesaplar bitirmedi gözyaşlarımı,
silip götürmedi günahlarımı,
hıçkırıklar düğümlendi boğazıma,
affet diyemedim affet ya Rabbim


Kalender sanırdım oysa kendimi,
soğuk gölgesi vurdu tenime ölümün,
çift başlı hatıralar sokarken beni,
sarılırken yumuşacık kaldırımlara,
affet di...yemedim affet ya Rabbim


Çatal dillileri dost edindim hep,
unuttum sevdanın pembe yüzünü,
sen acıyıp yol göstermişken bana,
hiçlik sürdüm gökkuşağı yarınlarıma,
affet diyemedim affet ya Rabbim


Sahte dünyamın demir parmaklıkları,
sırdaşım yaptı her dem karanlıkları,
hal-i Züleyha ile çıktı karşıma,
kandım, attım Yusuf'u zindanlarıma,
affet diyemedim affet ya Rabbim


Zifiri dünyamda büyük bir zelzele,
Yıldızlar artık göz kırpmaz oldu,
adını günahkar koydum hayatın,
titreyerek kapında herşeye rağmen,
affet diyemedim affet ya Rabbim



İlyas Uçar

1 Nisan 2010 Perşembe

Ey Can




Gönülden çün dile vardır yol ey can,
Mülayim söyle, şirin söz bul ey can,
Acı söz deme, hilm ile dal ey can,
Güleç yüzlü, güzel sözlü ol ey can.



Namazlarını vaktinde eda et,
Hem ehlin her sözün tut, devlete yet,
Ne yol kim gösterirse ol yola git,
Güleç yüzlü, güzel sözlü ol ey can.



Büyüğünle her işte meşveret kıl,
Ki aklına uyan pişman olur bil,
Sözün tut görme sen, bir işi müşkil,
Güleç yüzlü, güzel sözlü ol ey can.



Sakın namahreme, sen de ba'id ol,
Hemen ehlin safasiyle sa'id ol,
Muradın terk edip söz tut reşid ol,
Güleç yüzlü, güzel sözlü ol ey can.



Dilin hıfzeyle, gıybet etme ey yar,
Ve yıkma bir gönül bir sözle zinhar,
Sen etme sırr-ı nası nasa izhar,
Güleç yüzlü, güzel sözlü ol ey can.



Güzel sözlerle tatyib-i kulub et,
Sükut u samt ile setr-i uyub et,
Yeterse kudretin keşf-i kürüb et,
Güleç yüzlü, güzel sözlü ol ey can.



Kula hizmetdir Allah'a ibadet,
Kusurun afvıdır hakka riayet,
Huda'nın lütfudur sabr u kanaat,
Güleç yüzlü, güzel sözlü ol ey can.



Sakın bir kimseyi incitme, sövme,
Ve sen bir kimseden incinme, dövme
Dahi sen kendini sohbetde övme,
Güleç yüzlü, güzel sözlü ol ey can.



(İbrahim Hakkı Hazretleri'nin, kızı Hanife Hatun'a nasihat olarak yazdığı şiir)