30 Mart 2010 Salı

BANA SOR




Bin bir sevda ile bin bir dilekle,
Ümit dolu gülüşünü bana sor...
Hasretle dağlanmış mahzun yürekle,
Gözyaşını silişini bana sor.

Ötelerden ateş düştü zamana,
Bu yangınla gönlüm döndü zindana,
Beklenmeyen gemilerin limana,
Apansızın gelişini bana sor.

Kaç hicran peşinde taşır izlerin,
Umut dağıtırdı tatlı sözlerin,
Işıl ışıl parlıyorken gözlerin,
Işığının soluşunu bana sor.

Kadîm tebessümler kalır aynada,
Tastamam bir asır geçer lâhzada,
Hayra yorduğumuz nice rüyada,
Gözlerinin dalışını bana sor.

Yıldız gibi kayıp gittin ne çare,
,
Damla damla ulaşırken gülzâre,
Âsumanda kalışını bana sor.

Bahşolan sayılı nefes tükendi,
Can kuşu uçunca kafes tükendi,
Günbeyli’yi soran o ses tükendi,
Yerle yeksan oluşunu bana sor.


MAHMUT TOPBAŞLI

24 Mart 2010 Çarşamba

Yalancı dünyâya aldanma yâ hû,

Yalancı dünyâya aldanma yâ hû,
Bu dernek dağılır dîvân eğlenmez.
İki kapılı bir virânedir bu,
Bunda konan göçer, konuk eğlenmez.

Bakma bunun karasına ağına,
Gönül verme bostanına bağına,
Benzer hemân çocuk oyuncağına,
Burda aklı olan insan eğlenmez.

Vârını îsâr et Mevlâ yoluna,
Bunda ne eylersen anda buluna,
Bir gün sefer düşer berzah iline,
Otağı kalkacak Sultan eğlenmez.

Sen ey gâfil ne sandın rûzigârı,
Durur mu anladın leyl-ü-nehârı,
Yükün yeynildigör evvelden bârı,
Yoksa yolcu gider kervan eğlenmez.

Doğrusuna gidegör bu yolların
Geçegör sarpını yüce bellerin,
Dünyâ zindânıdır mümin kulların,
Zindanda olan kul kolay eğlenmez.

Ömür tamam olup defter dürülür,
Sırat köprüsü ve mîzân kurulur,
Hakkın dergâhında elbet durulur,
Buyruğu tutulur fermân eğlenmez.

Hüdâyî n´oldu bu kadar peygamber,
Ebû Bekr u Ömer, Osman u Haydar,
Hani Habîbullah Sıddîk-ı Ekber,
Bunda gelen gider bir cân eğlenmez.




AZİZ MAHMUD HÜDAİ HAZRETLERİ

Yine Karlar Yağdı Gönül Dağıma

Yine Karlar Yağdı Gönül Dağıma
Kime Ne Söyleyim Kime Ne Deyim
Yaz Ayında Gazel Düştü Bağıma
Kime Ne Söyleyim Kime Ne Deyim

Gürledi Bulutlar Yağmadı Yağmur
Gözlerim Yaşlı Da Yollarım Çamur
Yare Gidem Dedim Yetmiyor Ömür
Kime Ne Söyleyim Kime Ne Deyim

İpek Mahmut Yandı Aşkın Narınan
Göz Göze Gelmedik Nazlı Yarınan
Bunca Ömrüm Geçti Ahu Zarınan
Kime Ne Söyleyim Kime Ne Deyim

Arafat'ta Söz Verdim



Arafat'ta Söz Verdim

Mevlâ'ya dua ettim, kolay kıldı işimi;
Kucakladım Kâbe'de, üç milyon kardeşimi..
Bırak artık, ey şeytan! Bırak artık peşimi;
Arafat'ta söz verdim, Cenâb-ı Allah'a ben...

Kefen misâli beyaz ihramlara sarındım,
Kanat kanat, melekler gölgesinde barındım,
Nefsin bataklığında, hevâlardan arındım,
Arafat' ta söz verdim, Cenâb-ı Allah'a ben...

Dilde Kur'ân, elde mey, ikiyüzlü yaşamam,
Çağdaşlığı saptırıp, şer peşinden koşamam,
''Hoşgörü'' diye diye, dalâlete düşemem;
Arafat 'ta söz verdim, Cenâb-ı Allah'a ben...

Milyonlarca bedeni, kuşatırken çöl yeli,
Milyonlarca sînede, titrerken gönül teli,
Milyonlarca gözlerden, akarken tevbe seli,
Arafat'ta söz verdim, Cenâb-ı Allah'a ben...

Nûra bulanmış eller, semâları delerken,
Rabbim, kul defterinden, günahları silerken,
O şeytan ki; nefretle, neşterini bilerken,
Arafat'ta söz verdim, Cenâb-ı Allah'a ben...

Öyle bir aşkla yandım, güneş sönse sönemem,
Gökler tersine dönse, Hakk yolundan dönemem.
Îman tahtına çıktım.. Ölüm ne ki! .. İnemem,
Arafat'ta söz verdim Cenab-ı Allah'a ben...

Tok sofrada aç durmak, zor gelse de nefsime;
El açmam mâsivâya, leke sürmem neslime,
Tertemiz dönmek için, toprak olan aslıma,
Arafat'ta söz verdim, Cenâb-ı Allah'a ben..




CENGİZ NUMANOĞLU

12 Mart 2010 Cuma

Yalancı dünyâya aldanma yâ hû,




Yalancı dünyâya aldanma yâ hû,
Bu dernek dağılır dîvân eğlenmez.
İki kapılı bir virânedir bu,
Bunda konan göçer, konuk eğlenmez.

Bakma bunun karasına ağına,
Gönül verme bostanına bağına,
Benzer hemân çocuk oyuncağına,
Burda aklı olan insan eğlenmez.

Vârını îsâr et Mevlâ yoluna,
Bunda ne eylersen anda buluna,
Bir gün sefer düşer berzah iline,
Otağı kalkacak Sultan eğlenmez.

Sen ey gâfil ne sandın rûzigârı,
Durur mu anladın leyl-ü-nehârı,
Yükün yeynildigör evvelden bârı,
Yoksa yolcu gider kervan eğlenmez.

Doğrusuna gidegör bu yolların
Geçegör sarpını yüce bellerin,
Dünyâ zindânıdır mümin kulların,
Zindanda olan kul kolay eğlenmez.

Ömür tamam olup defter dürülür,
Sırat köprüsü ve mîzân kurulur,
Hakkın dergâhında elbet durulur,
Buyruğu tutulur fermân eğlenmez.

Hüdâyî n´oldu bu kadar peygamber,
Ebû Bekr u Ömer, Osman u Haydar,
Hani Habîbullah Sıddîk-ı Ekber,
Bunda gelen gider bir cân eğlenmez.




AZİZ MAHMUD HÜDAİ HAZRETLERİ

6 Mart 2010 Cumartesi

Ah Nideyim Ömrüm Seni



Yok yere geçirdim günü
Ah nideyim ömrüm seni
Seninle olmadım gani
Ah nideyim ömrüm seni

Geldim ve geçtim bilmedim
Ağlayıp güssa yemedim
Senden ayrılam demedim
Ah nideyim ömrüm seni

Hayrım şerim yazılacak
Ömrüm ipi üzülecek
Suret benden bozulacak
Ah nideyim ömrüm seni

Gidip geri gelmiyesin
Gelip beni bulmayasın
Bu benliğe sermayesin
Ah nideyim ömrüm seni

Hani sana güvendiğim
Guveniben yuvandığım
Kaldı külli kazandığım
Ah nideyim ömrüm seni

Miskin Yunus gideceksin
Acep sefer edeceksin
Hasret ile kalacaksın
Ah nideyim ömrüm seni


Yunus Emre

O VAR

İçim yanar için için
Bilemiyorum bu yangın ne için
Akşam olmuş, gönül beklemekte bir yar
Gözümde kabe, kulağımda ezan, kalbimde O var

Haykırmak istiyorum cümle semalara
Otlara, taşlara, dağlara, ovalara
Özüm, özümde bütün bunlar
Gözümde kabe, kulağımda ezan, kalbimde O var

Ölümü bekliyorum, ümidim ona kavuşmak
Büyüdü bu sevgi içimde yumak yumak
Ne yağmur söndürdü bu sevgiyi ne de kar
Gözümde kabe, kulağımda ezan, kalbimde O var

Çileli müjde verir mi bana bu hayat
Hayat ki; daima getirir her şey salat
Salat-ı selam: içi dane dolu bir nar
Gözümde kabe, kulağımda ezan, kalbimde O var

Açar çiçekler, ölmek için onun uğruna
Kaç kişi ibret alır da, inanır buna
Haydi aç kollarını sen de sevgiyle sar
Gözümde kabe, kulağımda ezan, kalbimde O var

Sırat-ı müstakim üzere eyler bizi Hak
Sen de yarim, sen de ver bize kulak
Bu sırat, binler, yüz binler kapı açar
Gözümde kabe, kulağımda ezan, kalbimde O var




(Alıntı)

5 Mart 2010 Cuma

Varsam Hicâz illerine

Varsam Hicâz illerine
Düşsem Ka'be yollarına
Lebbeyk diyen dillerine
Kurbân olsam kurbân olsam

Tavaf etsem yana yana
Zemzem içsem kana kana
Hakk ismini ana ana
Giryân olsam giryân olsam

Safâsında safâ sürsem
Mervesinde mürvet görsem
Hatim'ine yüzüm sürsem
Hayrân olsam hâyran olsam

Arafat'ta vakfe etsem
Cebelü'r-Rahme'ye yetsem
Mescîd-i Nemre'ye gitsem
Üryân olsam üryân olsam

Minâ'da üç gece yatsam
Kurbân kesip saçım kırksam
Üç Cemre'ye taşlar atsam
Peymân olsam peymân olsam

Aşkî Ka'be sende asıl
Her murâdın oldu hâsıl
Olmak için Hakk'a vâsıl
İrfân olsam irfân olsam




Muzaffer Ozak& Safer Dal

Aşk damlası düşünce gönlün ince teline,


Güneş batar, ay söner ama aşk doğar közde,
Mazrufta esas kıymet, aşk tek kıymettir özde.

Aşk damlası düşünce gönlün ince teline,
Döndürür ırmakları Hakk’ın coşkun seline...

Aşk bir cemre misali can evine inince,
Yeşerir yedi iklim fırtınalar dinince.

Aşk yüreğe girince Bağdat yolu sorulmaz,
En uzak diyarlara yolculuk külfet olmaz.

Mîrac lezzetindedir aşkı tadan yürekler,
Dağlar, çöller yol verir, mâşuku onu bekler.

Nasıl koşarsa aşkla pervâneye kelebek,
Âşıkın yüreği de billûr ırmaklara denk.

Yükselir Arş’a ruhlar, kanatlanmış kuş gibi,
En yüksekten görünür engin denizin dibi.

Aşk huzur kaynağıdır, güler âşık çileye,
Dayanma gücü aşktır her türlü zelzeleye.

Karanlık geceleri aşk kandili ışıtır,
Benlik aşkla silinir, aşk kendini taşıtır.

Günbeyli yüreğini çevir, aşkın yoluna,
Gör bak! Nasıl giriyor, her şey kendi yoluna.

Aşk damlası düşünce gönlün ince teline...

MAHMUD TOPBAŞLI

Aşka düşürdün kendüzün





Aşka düşürdün kendüzün
N'eyleyeyin gönül seni
Bir oldu gecen gündüzün
Âh n'ideyin gönül seni

Düşeli aşkına yârin
Yerde gökte yok karârın
Gitti elden ihtiyârın
N'eyleyelin gönül seni

Hakk ile her kim bileşdi
Vâdî-i hayrete düşdü
Aşk deryâsı başdan aşdı
Âh n'ideyin gönül seni

Âşık olaldan dîdâra
Derd ile kaldın âvâre
Döymez oldun intizâre
N'eyleyeyin gönül seni

Aşk ile hoş oldu başın
Ma'şûk ile doldu işin
Kalmadı gayrı teşvîşin
Âh n'ideyin gönül seni

Her gün Hakk'tan ihsân ola
Her müşkil iş âsân ola
Her derdine dermân ola
N'eyleyeyin gönül seni

Ma'şûktan ericek kemend
Uşşâkı eyler kayd ü bend
N'itsin Hüdâyî derd-mend
Âh n'ideyin gönül seni



AZİZ MAHMUD HÜDAİ

2 Mart 2010 Salı

Yâ Muhammed, Yâ Muhammed duy beni!..

Sen’in yüce ahlâkındır hevesim,
Rüsvâ etti hayâ bilmez huy beni…
Haykıra haykıra kısıldı sesim,
Fâş eyledi gizlendiğim kûy beni;
Yâ Muhammed, Yâ Muhammed duy beni!..

Yüreğimde çözüldükçe örükler,
İblis isyan ateşimi körükler...
Uçurumdan uçuruma sürükler,
İçimdeki geme gelmez tay beni;
Yâ Muhammed, Yâ Muhammed duy beni!..

Hor görüldüm, ötelere itildim,
Gidip nefis yosmasına tutuldum,
Sığındığım kapılardan atıldım,
Sen de sahip çıkmaz isen vay beni;
Yâ Muhammed, Yâ Muhammed duy beni!..

Günden güne genişleyen açımla,
Âvâreyim şu ağarmış saçımla...
İsyanımla, günahımla, suçumla,
Ümmetinin arasında say beni;
Yâ Muhammed, Yâ Muhammed duy beni!..

Ancak aşkın bend olur bu taşkına,
Tut elimden, yol göster bu şaşkına...
Habibi olduğun Allah aşkına,
Şu melâmet libasından soy beni;
Yâ Muhammed, Yâ Muhammed duy beni!..



SADETTİN KAPLAN

AŞK


İşidin ey yârenler
Kıymetli nesnedir aşk
Değmelere bitinmez
Hürmetli nesnedir aşk

Dağa düşer kül eyler
Gönüllere yol eyler
Sultanları kul eyler
Hikmetli nesnedir aşk

Kime kim vurdu ok
Gussa ile kaygu yok
Feryad ile âhı çok
Firkatli nesnedir aşk

Denizleri kaynatır
Mevce gelir oynatır
Kayaları söyletir
Kuvvetli nesnedir aşk

Miskin Yunus neylesin
Derdin kime söylesin
Varsın dostu toylasın
Lezzetli nesnedir aşk

YUNUS EMRE

Üflediler söndüm



Üflediler söndüm
Karanlikta gönlüm
Hic bilmezdim ama
Derindeymiş pek derdim

Bak içime gör beni
Tut elimden yak beni
İstemezsen bu aşkı
Otur baştan yaz beni

Aklım nasıl şaşkın
Sevdam deli taşkın
Sen görmezsin amma
Narındayim ben askin




NEŞE ŞEN