14 Kasım 2009 Cumartesi

Bir işit; neydir bu, bir şey söylüyor,

Bir işit; neydir bu, bir şey söylüyor,
Ayrılıktan şöyle feryât eyliyor


Sazlığımdan kestiler, ondan beri,
İnletir çığlıklarım, herkesleri!..

Söylerim hasret nedir, lâkin gerek,
Ayrılıktan göz göz olmuş bir yürek…

Düşse aslından uzak her kim ki vah,
Bekler ağlar der ki; vuslat vakti âh!

Böyle her mecliste feryât eyledim,
Huylu-huysuz seçmedim, oldum nedim.

Oldu hep kendince dost, âlem bana,
Bakmıyor hiç kimse sırrımdan yana…

Sanmayın sırrım, figānımdan uzak,
Her gözün yok nûru, duymaz her kulak!

Gerçi zâhir tenle rûhun her işi,
Cânı lâkin görme yoktur ey kişi!

Neyde ses, kordur, hevâ zannetme sen,
Hiç bu kordan tatmayan, giysin kefen!

Nârıdır aşkın ki düşmüştür neye,
Coşku düşmüştür muhabbetten meye!

Yâre hasret gönle haldaş bil neyi,
Perdesiylen yırttı bizden perdeyi…

Hem zehir hem panzehirdir şimdi ney,
Böyle müştâk arkadaş kim gördü hey?

Ney kederden, kanlı yoldan bahseder,
Aşk-ı Mecnun’dan neler söyler neler!

Bil bu aklın mest olur mahremleri,
Dil için, ancak kulaktır müşteri…

Ayrılıktan gün ki yoldaş yangına,
Derdimizden zor varır günler sona…

Gam değil, geçmekte gün, çekmem keder,
Ey misilsiz tertemiz, sen kal yeter…

Bıksa herkes, bir balık bıkmaz sudan,
Gün uzar şâyet nasipsiz kalsa can…

Hâli neymiş olgunun, anlar mı ham?
Söz bu yüzden az gerektir vesselâm…

Bunca feryattan taşan mânâyı bil,
Sen de Seyrî bağrı göz göz ney kesil!

M.ALİ EŞMELİ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder